10 Temmuz 2018 Salı

Üç yıl.ne

Gecenin bu vakinde bloğu açıp birşeyler yazmak nerden düştü acaba aklıma. Aslında bu iş için sanki biraz geç kaldım. Belki tam zamanı bilemiyorum. Bizim toplum okumayı sevmez, yazmayı hiç sevmez. Bende etrafımdaki topluma uyum sağlamaya başladım sanırım. Evlendikten sonra hayat biraz monotonlaştı sanki. Oğlum doğduktan sonra 24 saatin yetersizliğini farkettim. Önceden gece yarılarına kadar kitap okur radyo dinler arkadaşlarla otururdum. O eski günler geride kaldı. İş hayatının sıkıntıları yolların stresi hayat pahalılığı malesef yaşantımızı fena bir şekilde etkiliyor. Günlerin bizim için getirdiği pek güzellik yok. Alikemalden başka. Oğlum şimdi annesiyle beraber izmirde. Yarın aşkam kısmetse bende yanına gidiyorum. Oğlum kavuşmaya az kaldı. Bu yıl tatil yapamadık. İzmirde umarım bir haftalık dinlenme iyi gelecektir. 
Uzun zamandır yazmayınca insan nerden nasıl konu bulacağını şaşırıyor. Umarım biriken birçok şeyi zamanla buraya aktarırım. 




3 Ağustos 2015 Pazartesi

Kafamda deli sorular...
Son bir aydır yaşadığımız olaylar, aile olan çatışmalar kopan ilişkiler. Hayatım boyunca bu kadar üzüldüğüm pek az zaman olmuştur. Sebebi bazen ben, bazen etrafımdaki insanlar olmuştur.
Şu yaşıma geldim hala ana baba baskısından kurtulamadım.
Psikolojim bozuldu nerdeyse. Ömür boyu yanlarında olamayacağımın farkına varmaları gerekir.
Bu ara foçadaki bakkal dükkanı için çalışmalarımız var. Düşüncemiz oraya yerleşmek.
Burda çalışarak ne uzar ne kısalırız. Bazen risk almak gerek hayatta. Şu zamana kadar aldığım bütün riskler hüsranla bitti, orası ayrı konu tabi. Ama insan denemeden de vazgeçmiyor. O dükkanı istiyorum açıkçası. Ana Baba'yı karşımıza alsakta bi yerde kopmamız gerekiyor. Insanlar doğar Yaşar ve Ölür, ayrılıklar olacaktır elbet olmalıdırda.
Hayatımın geri kalanını orda geçirmek elbette ilk anlamda cazip gelecektir. Ama çekindiğim şeylerde var. Arkadaşım hiç yok. Belki birkaç iyi insanla karşılaşırım, hepsinden birşeyler öğrenebilirim.
Belki çok daha iyi dostluklar kurabilirim.
Bu bir firsat ta olabilir bir hüsran da
Kim bilir .

24 Haziran 2015 Çarşamba

şikayet


zor günler

Yine eve indim ve yine babamın laflarıyla doydum çıktım kendi evime.
Sanırım iyi bir evlat olmanın ödülü her zaman haketmediğini düşündüğün o lafları yemek olmalı.
Hayatım boyunca çalıştım, her kazandığımın bir parçasını eve verdim. Kardeşlerime harçlık verdim, sevgilisiyle buluşacağım diyen bana geldi, sigaram yok diyen bana geldi. Sonuç ; yine kötü olan ben oldum.
Acaba bu durum ne zaman değişecek ? acaba sadece sorun eve maddi olarak yardımcı olamamak mı ? Yoksa işin içinde başka şeylerde mi var ?
Bizimkilerin acaba ne zaman lafini edecekler dediğim Yüzüğü nihayet bu gün söylediler. Ne gerek var yüzüğe. Aslında bakarsanız  bende çok karşı çıktım ama maalesef Özlem gitti ve aldı o Yüzüğü. Sözümü dinlemedi. Şimdi ne desem boş.
Kardeşlerimin de hayatlarını gördükçe ve o Hayatları bombok bir şekilde harcadıklarını gördükçe iyice canım sıkılıyor.
Kurduğumuz işin elimizde patlamasının getirdiği hayal kırıklığı bütün Hayatımı berbat etmeye devam ediyor. Bu durumda ne yapacağımı bilmez haldeyim.
Hayatı boyunca başarı adına hiçbirşeyi olmayan adamlarla böyle bir işe girişmenın inanılmaz sıkıntısını uzun yıllar çekeceğim gibi görünüyor.
Canımı sıkan olaylar bunların hepsi. Hayatımda doğru giden ne var derseniz sanırım hiçbirşey diyebilirim.Bu durum daha ne kadar böyle sürecek kimbilir.

7 Ocak 2015 Çarşamba

Acı Tecrübe

Bu günlerde çok sanım sıkkın. Bir ay sonra düğünüm var. Yapılmayan işler birikti. Kurduğumuz şirket batmak üzere. Her şeyin boktan geçtiği bir yıl uğursuzluğuyla devam ediyor. Maalesef bu işin iyi gitmemesi genel olarak bütün hayatımı etkiliyor. Hayatım acaba her zaman böyle sıkıntılımı geçecek ?
Kendimi bildim bileli borçtan kurtulamadım. Hele son on yılımı özetlersem bu daha iyi ortaya çıkar.
Şöyle bir bakıyorum askerden geldiğim döneme, neredeyse her yaz bir yerlere gezmeye gitmişim. Cebimde çok fazla harçlığımın olmadığı zamanlarda bile bir sonraki ayların parasını yiyerek geçirmişim bu zamanları. İnsan özeleştiride yapmalı. Yanlış yaptığım çoğu zamanlarım olmuş kabul. Mesela saçma sapan harcamalarda çok bulunmuşum. Çok fazla giymediğim ayakkabılar tişörtler saatler kazaklar almışım. Elektroniğe çok para harcamışım. Aptal aptal şeyleri doldurmuşum eve. Belki o zamanlar bana mutluluk vermiş ama hepsi de gerçekten fuzuli masrafmış. Geç te olsa anlıyor insan.
Geriye baktığımda hayatımın en aptalca şeyi olarak motor aldığım anı hatırlıyorum.
Ehliyetim bile yokken aldığım bu motorun başıma bu kadar büyük belalar açacağını nerden bilebilirdim.
İnsan hatalarından ders alır elbette, ama benim yaptığım düpedüz hıyarlık gerçekten.
Sürekli arıza çıkaran baş belası bir motorun bu kadar sıkıntılara sürükleyeceğini nerden bilebilirdim.
Hatalar zinciri o akşam motoru kardeşime vermekle başladı.
Neden verdim diye şimdi soruyorum kendime ? İnsan bu hayatta kardeşine bile güvenemiyorsa sikmişim öyle hayatı dimi.Ben sikemedim ama kardeşim sağ olsun çok güzel zararlara soktu beni o yaz. İşe gidip geldiğim motoru alkol alıp sürünce kaza da kaçınılmaz olmuş  tabi.
Uzunca bir süre motorsuz kaldık. Yaz ayına girmeden yaptırdık ama pek te randıman vermez oldu. Felaketler zinciri böyle başlamış oldu.
O yaz biraz daha bindikten sonra motoru da arkadaşa bir telefon karşılığında verdim. Ama notere gitmeye üşendiğimden satışı bir türlü veremedim. Arkadaş biraz bindi o da bir başkasına verdi. o da bir başkasına tabi. Derken kara haber bir gün geldi. Motor bir kazaya karışmış ve polis olaya karışmıştı. Motor trafiğin otoparkına çekilmiş ve günden güne para yazıyordu. sıkıntılı süreç 2013 yazında başladı.
Motor hala benim üzerime kayıtlı göründüğünden hem bana hem motoru kullanan çocuğa  ceza kesilmiş.. Kaza yapan çocuğa ulaşamadığımdan kendime yazılan cezayı ödedim. Ama polis bana benim değil çocuğun ceza makbuzunu vermiş. Gittim ödedim.  daha sonra eve gelen kendi makbuzumu da ödedim. Motoru trafikten çektim ve bu beladan kurtuldum. Ufak bir hatanın bana bu kadar dert açacağını hiç düşünmezdim. Hayatımın en trajik hatalarından biridir bu. Sonu maddi olarak büyük kayıplara yol açtı.
Hayatımın geri kalan kısmında da büyük büyük sıkıntılar yaşayacağıma eminim. Belki bu bir başlangıçtı. Ders aldım.
Yıllardır markette çalışır dururum. Maddi olarak pek te parlak bir maaş söz konusu olmadı. Bundan sonra da pek öyle çok paralar kazanacağımı da sanmıyorum..
Umarım bu yaşadığım tecrübe benim için milat olur.
Bekleyip zaman ne getirecek göreceğiz.

27 Kasım 2014 Perşembe

Hayat işte

   Yazmaya başlayalı sanırım ilk okul çağından bu yana hayli zaman geçmiş. Hatırıma geldiği o ilk okul çağlarından bu yana hayatımda değişen pek bir şey olmamış. Aynı düzen aynı yokluk devam ediyor işte. O okul koridorlarında koşturduğumuz günler çok çok uzaklarda kaldılar.. Yakında onlarda hatıralarımızdan silinip gidecekler. O günleri sayfalara dökemediğimiz için şimdi biraz pişmanlık duymuyor değilim. Her birimiz farklı yollara dağıldık gittik.
O özlediğimiz çocukluk çok uzaklarda kaldı. Yıllar geldi geçti su gibi. Farkına varamadık. Askerlik iş hayatı derken geldik sonunda evlilik arifesine. Nasıl bir hayat süreceğim bundan sonra acaba ? Ne kadar mutlu olacağım ? Acaba mutsuz mu olacağım ? Kafam sorularla dolu. Bu yola girdik bakalım. Sonu ne olacak.

25 Haziran 2014 Çarşamba

Anılar anılar anılar..İnsan neden hep gece yarıları hatırlar geçmiş günlerdeki yaşadıklarını ? Çok tuhaf. Sanki beynimi kemiren birşeyler var içimde. Sanırım özlemek böyle birşey. On yıl önce ya da yirmiyıl önce ki yaşadıklarım geliyor aklıma. Top peşinden koşturmalarım, annemin peşime sopayla gelmeleri, haber vermeden denize kaçmalar, akşam yiyeceğin dayağı bilerek yine yine aynı şeyi tekrarlamak... Ne güzeldi ya. İnsanın istediği gibi bir çocukluk yaşaması gerçekten zor aslında. Hele geçim derdi sizi vurmuşsa gel de yaşa çocukluğunu.. Biz de yaşayabildiğimiz kadar yaşamaya çalıştık işte.. O yüzden sanırım erken olgunlaştırdı hayat bizi. Yaşıtlarımız bilye oynarken saklambaç oynarken biz atılmışız yaşam kavgasına. Tren kapılarında yolculuk ettiğimiz o günler ne kadar da heyecan ve aksiyon doluymuş.. İnsan hatırladıkça özlüyor o günleri..
Vay be.. Düşündükçe geliyor öyle işte..Hiç büyümeseydik diyorum bazen. Ama işte dediğimiz gibi yerinden saymıyor zaman.